Enerji Verimliliği Ve Binalar

İklim Değişikliği Nedir?

İklim değişikliği, “Karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” biçiminde tanımlanmaktadır.

Küresel iklim değişikliği; fosil yakıtların kullanımı, arazi kullanımı değişiklikleri, ormansızlaştırma ve sanayi süreçleri gibi insan etkinlikleriyle atmosfere salınan sera gazı (Karbon dioksit, Metan, Nitröz Oksit, Hidroflorür karbonlar, Perfloro karbonlar, Sülfürhekza florid) birikimlerindeki hızlı artışın doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi sonucunda yerkürenin ortalama yüzey sıcaklıklarındaki artışı ve iklimde oluşan değişiklikleri ifade etmektedir.

İklim değişikliği, 21. yüzyılda insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük sorunların başında gelmektedir. İnsan sağlığı, ekosistemler, hatta insan neslinin sürdürülmesi bakımından tehdit oluşturabilecek olumsuz etkileri nedeniyle çok ciddi sosyo-ekonomik sonuçlara yol açabilecek bir sorun olarak değerlendirilen iklim değişikliği, özellikle son yıllarda uluslararası gündemin üst sıralarında yer almaya başlamıştır.

İklim değişikliğinin etkileri arasında tatlı su kaynaklarının azalması, gıda üretimi koşullarındaki genel değişiklikler ve seller, fırtınalar, sıcak dalgaları ve kuraklık nedeniyle ölümlerde yaşanacak artışlar sayılabilir.

Yaşam alanlarının hızlı değişimine ayak uyduramayan birçok bitki ve hayvan türünün nesli yok olacak. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, sıtma ve yetersiz beslenme gibi nedenlerden milyonlarca kişi ölümle yüz yüze gelecek.

 

İklim Değişikliklerinin Türkiye Üzerindeki Olası Etkileri Nelerdir?

• Sıcak ve kurak devrelerin süresindeki ve şiddetindeki artış, kuraklık ve çölleşme ile tuzlanma ve erozyon gibi olayları hızlandıracaktır.

• İklim kuşaklarının kuzeye kayması sonucu Türkiye, daha sıcak ve kurak iklim koşullarının etkisinde kalabilecektir.

• Türkiye’nin mevcut su kaynakları sorununa yeni sorunlar eklenecek, içme ve kullanma suyunda büyük sıkıntılar yaşayacaktır.

• Tarımsal üretim potansiyeli değişebilecektir. (Bu değişiklik bölgesel ve mevsimsel farklılıklarla birlikte, türlere göre bir artış ya da azalış biçiminde olabilir).

• Karasal ekosistemler ve tarımsal üretim sistemleri, zararlılardaki ve hastalıklardaki artıştan zarar görebilecektir.

• Sıcaklıktaki artış insan ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yapacak, aşırı sıcaktan kaynaklanan hastalık ve ölüm oranları artacaktır.

• Deniz seviyesi yükselmesine bağlı olarak Türkiye’nin yoğun yerleşme, turizm ve tarım alanlarının yer aldığı alçak alanları su altında kalacaktır.

• Mevsimlik kar ve kalıcı kar-buz örtüsünün kapladığı alanlarda, erimelere bağlı olarak kar çığları, sel ve taşkın olaylarında artış olacaktır.

• Deniz akıntılarındaki değişmeler, deniz ekosistemleri üzerinde olumsuz etkiler yaratacak, deniz ürünleri azalacaktır.

 

Yenilenebilir Enerji Kaynağı Nedir?

Yenilenebilir enerji, doğal çevreden sürekli veya tekrarlamalı olarak ulaşılan kaynaklardan elde edilen enerjidir. Yenilenebilir enerji; doğal kaynaklardan elde edilen ve sürdürülebilirliği olan enerjiler olarak da tanımlanmaktadır. Yenilenebilir enerjiler; güneş, rüzgar, biyokütle, jeotermal, dalga enerjisi gibi doğada kendiliğinden var olan kaynaklardan elde edilmektedir. Bu kaynaklar, fosil enerji kaynaklarının tersine zamanla tükenmez ve kömür, benzin, doğalgaz gibi yenilenemeyen enerjilere alternatiftirler. Farklı alanlarda kullanımları mümkündür.

Yenilenebilir Enerji Kaynakları:
• Güneş Enerjisi
• Rüzgar Enerjisi
• Biyokütle Enerjisi
• Jeotermal Enerji
• Hidrolik Enerji
• Hidrojen Enerjisi
• Dalga Enerjisi


Enerji Verimliliği Nedir?
Enerji verimliliği, binalarda yaşam standardı ve hizmet kalitesinin, endüstriyel işletmelerde ise üretim kalitesi ve miktarının düşüşüne yol açmadan, birim hizmet veya ürün miktarı başına enerji tüketiminin azaltılmasıdır.

Isıtma, aydınlatma ve ulaşım ihtiyaçlarımızı karşılarken, elektrikli ev eşyalarımızı kullanırken, kısacası günlük yaşantımızın her safhasında enerjiyi verimli kullanmak suretiyle, ihtiyaçlarımızı kısıtlamadan aile bütçesine, ülke ekonomisine ve çevremizin korunmasına katkı sağlamamız mümkündür.
En önemli enerji kaynağı olan petrol ve kömür gibi fosil yakıtlar hızla tükenmektedir. Enerji üretim ve tüketim süreçlerinde ortaya çıkan sera gazı emisyonları küresel ısınma ve iklim değişikliğinin en önemli nedenleri arasındadır.

Dünyada Birincil Enerji Tüketiminin Kaynaklara Göre Dağılımı(2013)


 

Binalarda Enerji Verimliliği Nedir?

Küresel enerji tüketiminin 2010-2035 yılları arasında %33 artması ve dolayısıyla küresel enerji kaynaklı karbondioksit emisyonlarının da 2035 yılına kadar %20 artması öngörülmektedir. Küresel ölçekte binalar enerji tüketiminin yaklaşık %40’ından, bazı şehirlerde neredeyse %50’sinden; toplam emisyonların ise %33’ünden sorumludur. Türkiye’de de bina sektörü nihai enerji tüketiminde %34 ile en yüksek paya sahiptir.

Günümüzde, binalarda enerji ve kaynak kullanımını en aza indirirken daha temiz hava, daha konforlu evler ve çalışma alanları ve de daha düşük hizmet faturaları gibi yüksek performansa dair faydaları optimize eden mimari tasarımlar, inşaat uygulamaları, teknolojilere ve düzenleyici politikalara ihtiyaç vardır. Verimli binalar—doğal kaynakları çok verimli şekilde kullanan binalar— sürdürülebilir kalkınmaya erişebilmek açısından kritik öneme sahiptir. “Üçlü kâr hanesi” olarak adlandırılan faydalar yaratarak ekonomik, sosyal ve çevresel fırsatları birleştirirler.

Ekonomik kalkınma: Enerji maliyetleri bir hane ya da işletme bütçesinde önemli bir yük oluşturabilir. Enerji verimliliği için harcanan ek her bir 1$, enerji arzı yatırımlarına harcanacak ortalama 2$'dan fazlasına engel olur.

Sosyal kalkınma: 2050'ye gelindiğinde dünya nüfusunun yaklaşık %70'i şehirlerde yaşıyor olacak. Verimli binalar milyonlarca insanın hayat kalitesinin artmasına yardımcı olabilir çünkü sıklıkla yüksek kaliteli binalardır, daha konforludurlar ve hem iç mekânda hem dış mekânda daha iyi hava kalitesine sahiptirler.

Çevresel sürdürülebilirlik: Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) bir çalışmasının gösterdiği üzere küresel ölçekte uygulandığında enerji verimliliği önlemleri, sera gazı salımını normal şartlara göre %83 oranında azaltmak suretiyle CO2 emisyonunda 2050'ye gelindiğinde 5,8 milyar tona (Gt) ulaşabilecek oranda bir tasarruf sağlayabilir.

Dünya genelinde hızla artan nüfusla birlikte 2050’ye kadar inşaat sektöründe %75 daha fazla bina yapılması beklenmektedir. Binalar, kent peyzajımızın yapıtaşını oluşturur dolayısıyla, kent yöneticilerinin bugün yaptığı seçimler önümüzdeki yıllarda yaşadığımız çevreye yön verecek. Eğer bina verimliliği hakkında harekete geçilmez ise kentler, yüksek işletme maliyetleri, artan kaynak talebi ve sera gazı emisyonu ile riskli alanlar haline gelecek.


Konut Ve Ticari Binalardaki Enerji Tüketimi Nedir?

 

 

Enerji Etkin Bina Tasarımı Nedir?

Tasarım aşamasında alınan önlemlerle daha az enerjiye ihtiyaç duyan, ihtiyaç duyduğu enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan karşılayan, sağlanan enerjiyi en verimli şekilde kullanarak minimum salınım yapan bina olarak tanımlanabilir.

Enerji etkin binalara ulaşmak için en yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biri “Bütünleşik Bina Tasarımı” yöntemidir.

Enerji Etkin Bina Tasarımlarında Temel İlkeler

• Saha (Arazi) Değerlendirmeleri
• Bina Planı
• Bina Enerji Performansı Hesaplaması
• Bina Kabuğu
• Havalandırma Sistemleri
• Mekanik Tesisat ve Elektrik Tesisatı
• Aydınlatma ve Aydınlatma Kontrolü
• İnşaat – Kalite kontrol ve Sertifikasyon
• Ev Sahibi ve Kiracılar için Bilgiler


Kaynakça;
www.eie.gov.tr
eusolar.ege.edu.tr
enerjicocuk.org
www.enerji.gov.tr
www.ekoyapidergisi.org
www.bep.gov.tr